“Hayal gücü, bilgiden çok daha önemlidir. Zira bilgi sınırlıdır.” – Albert Einstein
Yepyeni bir yılın enerjilerini karşılamaya hazırlanıyoruz. Hem ülkemizde hem dünyada yaşanan kaos bize kendimizi zaman zaman ipi kopmuş uçan balonlarmışız gibi boşlukta hissettiriyor olsa da, “umut” hep var. En son ne zaman umarsızca omuzlarınızı silkip “Oldu bir kere!” dediniz bilmiyorum ama; bazen “Olsun” deme hakkımız olduğunu hep hatırlayalım. Biz seçimlerimizi değişim, dönüşüm, birlikte başarmaktan ve daima sevgiden yana kullandıkça, dünyanın kendisini onaracağına inanıyorum. Yeter ki; biz yani evrendeki akıllı insan varlığı kendimizi onarmaya hevesli ve istekli olalım.
Onarmak denince spiritüalizmin en önemli başlıklarından biri aklıma geliyor. “Arınma” geçmiş yaşamlarından ve bu yaşamından edindiğin, sana ait olmayan iç seslerle vedalaşma, kendini olduğun en orijinal halinle buluşmaya taşıyan süreç, farklı ekoller, farklı metotlar kullansa da hepsinin rotasında seni “varlığını onurlandıracağın” durağa götürmek var. İstemek ve kendine sadakat ise yolda giderken senin enerji kaynağın; tüm bu hallerin sen olduğunu ve çok güzel olduğunu fark edebilmek… İşte ben de yeni yıla girmeye hazırlanırken ayağımıza en çok dolanan birkaç bariyer hakkında içimizdekileri dökelim istedim.
Kim bilir belki satırlarımı okuyan içinizden birilerine ilham olur kendini tekrar kucaklayıp “Canım kendim” demek ister.
Gölgelerinizi tanımak sizi güçlendirir. Tıpkı yıllar önce benim yaptığım gibi ilahi plana güvenmeyi ve varlığınızı sevgiyle kucaklamayı seçersiniz; sadece kendi varlığınızı değil diğerlerinin varlıklarını da… Dileğim; hepimizin eksik olduğunu kabul etmeyi ve sevmeyi öğrenmemiz… Bu seriye başlarken hangisinden başlasam diye çok düşündüm. Yolda giderken benim ayağıma en çok takılan ihtiyaç olan “YETERSİZLİK DUYGUSU VE ONAY ALMA” durumuna karar kıldım.
İstediğimiz herhangi bir şey, eğer biz onu bilmeseydik ve içimizde ona dair bir yetenek olmasaydı sanırım bilincimize gelmezdi. Kalbimizin titreşimleri o istek için çaba göstermeye zahmet etmezdi. Yetersizlik duygusu bir dışsal etkidir. Üzerine cesaret ve bilgiyle gidersek yetersizlik duygusunu yok ederiz.
İçten içe yettiğini bildiğin halde kaç kere dışsal sebeplerden kendini yalnız bıraktın bir düşün, kaç kere kendini başkalarıyla kıyasladın? Yetersizlik duygusu bence mükemmeliyetçiliğin kalbimize kazındığı çocukluk yıllarının bir hatırası…
Yetersizlik hissi kişide onay bağımlılığının da gelişmesine sebebiyet veriyor. Bence en az madde bağımlılığı kadar kötü bir bağımlılık bu. Herkesin içsel yolculuğunda kendisini engelleyen duyguyu fark etme, kabul etme, nedenlerine odaklanma ve bu duyguyla ilgili hesap sorma aşamaları var. Genelde otantik halimiz, olmamızı engelleyen kalıplarımız çocuklukta oluşur.
İlk hesaplaşma: “Baba sen bana ne yaptın?!”
Elbette bilmeden yaptı, fakat çocukluk, yetişkinlik dönemlerimde yaptığım her şeyi ebeveynlerime beğendirme ve onların onaylarını almak alışkanlığı yetişkinliğimde birisi beni onaylamaz ise kimse beni onaylamaz kalıbını yaratmıştı.
Bu kalıp kişisel gelişim çalışmalarında, fark etmezse kişiyi içine çeken en karanlık çukurlardan biridir.
Geçmişinden getirdiğin onaylanma kapanı senin en büyük tuzağın. Kendi yolculuğumda bu kalıbımı fark ettiğimde ne kadar mahcup olduğumu hatırlıyorum. Kime mi? Elbette kendime!
Kendimle buluşma, ruhuma kavuşma farkındalığı onaylanma ihtiyacımın yerine beni ancak kendi düşüncelerim ve inançlarım yüceltip yükseltebilir düşüncesini yerleştirdi. Başkalarının fikirlerine olan duyarlılığım azalmaya başladıkça onay gereksinimim azalmaya başladı.
İhmal edilen ya da sürekli eleştirilen bir çocuk kendini yetersiz hisseder ve bu da özgüvensizliğin en önemli sebebidir. İnsanlar yetersizlik hissi sonucu yeteneklerini görmezden gelirler. Çünkü mükemmel olmak isterler. Oysa ki; mükemmel diye bir şey yoktur.
Yetersizlik hissi her ne kadar çocukluğun acı bir hatırası olsa da; günümüzde sosyal medyadan pompalanan en güzel, en zengin, en başarılı, en zayıf, en pürüzsüz olma hali de insanların kendilerini yetersiz hissetmelerine neden olan en büyük etkenlerden biri. Çünkü kıyas yaratıyor. Yetersizlik duygusunun en büyük besleyicisi kıyastır. Kıyas, yetersizliği ve onay alma ihtiyacını zirveye taşır.
Yetersizlik duygusunu aşmak için önce kıyastan kaçının. Kendinizi sadece kendinizle kıyaslayın. İhtiyacınız olan her şey sizde var. Onaylanmak sizin için neden önemli, aslında kimin onayına ihtiyacınız var düşünün. Hatırlayın ki; kimseyi etkilemek gibi bir görevle gelmediniz bu dünyaya… Özünüzdeki bilgiyi, içinizdeki tamlığı evrenle olan bağınızı hatırlayın. Kendinizi bir ve bütün olma hissine bırakın. Kendi hayatınızı başkalarının sizin hakkınızda düşündüklerini anlamaya çalışmakla geçirmek yerine varoluşunuzun özüne, yani en başa dönün. Kendinize inanmak dürtünüze dönün. Onaysız, neşeyle, içten gelen çabasız bir çabayla. Kendinizle de, yetersizlik hissinizle de bir olun. Yol yürüdüğünüz kadar sizin, ayaklarınız yere ne kadar sağlam basarsa titreşiminiz de o kadar kuvvetli olacak. Kendinize de dünyaya da nasıl fazlasıyla yettiğinizin farkına varacaksınız.