“Fikir, kendisinin kime ait olduğunu önemsemez.” – Anon
Yapılan en önemli yanlışlardan biri karşımızdakini dinlememek. Kurumsal yapıların içerisinde en sık yapılan liderlik hatalarından biri bu. Geleneksel yapıları aştığını iddia edenler denemeye gönüllüdürler ancak birkaç deneme ardından genelde dinlerler ama dinlemezler. Etkili dinlemenin, kalbin geliştirdiği bir yetenek olduğunu hep düşünmüşümdür. Önce kendini dinleyerek alıştırma yapmak aslında iyi bir dinleyici olma yolunda atılması gereken ilk adım. Dinlemek iyi de peki ardından atılması gereken adımlar neler?
Yaşam akışkan bir olgu, hem bireysel hem kurumsal yapılarda hata yapmak, zor durumda kalmak bazen denizin dibini boylamak, rüzgara karşı yelkensiz hissetmek hemen hemen bunların hepsi her birimizin yaşadığı haller. Fark edip, inanmamız gereken ise tüm bu durumların çözümlerinin mümkün olduğu; belki hemen değil, şimdi değil ama potansiyel çözümlerin olduğunu ortaya çıkarmak için “iyi bir dinleyen” ve harekete geçmeyi tetikleyecek “bir hareket sistemi” olması gerekir. Ben diyorum ki “dinlemek ve harekete geçmek” ikiz kardeşler gibi düşünülmelidir. Size düşense kendi orijinal sisteminizi kurgulamaktır.
Kurumsal hayatın içerisindeki deneyimlerim ve koçluk tecrübelerim doğrultusunda söyleyebilirim ki kısa süreli ve amaçlı hareketler başarı ile sonuçlanmaz. Bireysel gelişiminizi destekleyen ya da kurumun sorunlarına çözüm arayan girişimlerinizin ardından getirilen önerileri; toplam kalite yönetimi bu çalışmayı “beyin fırtınası” olarak adlandırır, değerlendirmiyorsanız bir müddet sonra üzücü bir durumla karşılaşırsınız. İnsanlar size artık problemi çözmek hakkında olası görüşlerini ifade etmezler. Çünkü insanlar duvarlara konuşmaktan hoşlanmazlar.
Eğer yol arkadaşlarınız önerileri üzerine sizin harekete geçtiğinizi görürler ise daha fazla öneri getireceklerdir. Çözüme odaklanan fikirler bir çığ gibi büyür. Hedeflerinize belki yine küçük adımlarla fakat önünüzdeki engelleri birlikte kaldırarak, birlikte başarmanın coşkusunu deneyimleyerek ilerlersiniz.
Kafa yapısını değiştirmek her yaşta ve yönetimde mümkündür. Çok önemli iyileşme potansiyelinin insanın kendi özünde olduğunu fark etmesi ve ardından tüm iyileştirme fırsatlarının da aslında insan kaynağında saklı olduğunu anlamak tek başına yeterli değildir. Değiştirmemiz gereken alışkanlıklarımız üzerinde samimiyetle çalışmak ve değişme, iyileşme potansiyelin olduğuna güvenmek gerekir.