Tutku

Hiç düşündün mü senin gerçek tutkun ne?

Eğitim ve danışmanlık verdiğim kişiler bana sürekli ve sürekli işlerinde tutkuya sahip olmak istediklerini ancak bu tutkuyu nasıl bulacaklarını bilmediklerini söylüyorlar. Bu durum birçok kişi için geçerli olsa gerek, çünkü aksi halde “hayat amacını” bulma üzerine yazılmış kitaplar ve bireysel gelişim eğitimleri bu kadar çoğalmazdı. Bunca yazılan kitaba, eğitime, çalışmaya rağmen, insanlar hayatlarındaki gerçek amacı bulamıyormuş gibi görünüyor ve kendilerini “kaybolmuş” hissettiklerini söylemeye devam ediyorlar. Danışanlarımdan edindiğim izlenim sürekli bir karşılaştırma içinde oldukları yönünde. Kendilerini başkaları ile karşılaştırdıkları için de asla kendilerinden emin olamıyorlar. Bu insanlar mutsuz ve işin kötüsü acı çekiyorlar.

İnsanlar kendilerini sakince susturup, içlerine dönüp “Benim şahane olduğum an ne zamandı ve gerçekten olmak istediğim versiyonum nedir?” sorusunu sormak yerine “Ben de Ege’de kafe açıp restoran işletsem, lavanta yetiştirsem onun kadar mutlu olur muyum?” sorusuna cevap arıyorlar. Gözleri hep dışarıda, içlerine dönüp bakmak akıllarına gelmiyor. “Kimler başarılı, diğerlerinin tutkuları neler ve bu tutkular onları mutlu ediyor mu?” sorularını elbette sorabiliriz. İlham almak kişiyi geliştirir, demiyorum ki başka hayatlara başka deneyimlere gözlerinizi ve kulaklarınızı kapatın. Hedeflerine ulaşmış insanların hayat hikayelerini elbette okuyun, dinleyin; nasıl bir çalışma metodu izlemişler, hayatlarına bu metotları nasıl uygulamışlar, teknikleri neler, ne hatalar yapmışlar, ne zor mücadeleler vermişler, kaç kez tekrar başlamak durumunda kalmışlar. Yolculuğunuzda size bu soruların yanıtları ilham versin. Hayat amacınızla ilgili hayalleri kurarken içinizdeki duygulara bakın kendinizle samimi olun gerçekte ne istiyorsunuz? “O yaptıysa ben de yaparım?” sorusunu sormak yerine benim “Tutku duyduğum alan ne?” sorusunun yanıtını arayın. Keşfettiğiniz tutkunuza ulaşmak için hedef listelerinizi oluştururken yolundan asla dönmeyen inançlı insanların yolu size ilham olsun.

Tutkunuzu bulmak için…

Tutkusu olmadığını söyleyen danışanlarımla belirlediğimiz ilk hedef önce kendilerine odaklanmalarını sağlamak ve hayatlarında olup bitenle ilgilenmeleri gerektiğini fark ettirmek oluyor. Bunun sonucunda kendi tecrübelerini yaratmaya başlayabiliyor ve kendilerine olan güvenlerini geri kazanıyorlar. Sevdikleri işler, hobiler derken “tutku”ları da keşfet ağımıza düşüyor. Koçluğun en keyifli zamanları yola çıktığınız danışanlarınızın yolun sonu yaklaştıkça tutkuları üzerine size anlattıklarını hayata geçirme aşamaları. Bir kez nereden başlayacağını keşfeden danışanların hayatlarının tutkusuna ulaşmak için hedeflerini hızlıca tamamlarken yaşadıkları coşkuya yoldaşlık etmek çok keyiflidir.

Ancak kalbimizin sesi bizi varmak istediğimiz adrese ulaştırır… Peki tutkuya olan bu endişeli bakış açısı sizce neyi sembolize ediyor olabilir? Bir çoğumuz bizim için doğru olanı keşfetmek ve harekete geçmek yerine etrafımızdaki dalga ile çalkalanmayı ve güya sosyalleşiyormuş gibi yapmayı tercih ederiz.

Başka yaşamlardan devşirme işleri yapmaya başladıktan bir süre sonra sahip olduklarımızın bizi mutlu etmediğini ve hayal ettiklerimize sahip olduktan bir süre sonra da yeterince mutlu olmadığımızı yine dehşete düşmüş şekilde fark ederiz. Tekrar bir farklı öğreti, yeni bir kurs, yeni bir eğitmen aramaya başlarız. Bir öncekinin beceremediğini yenisinin yapacağına, yeni öğretinin bizi istediğimiz yere getireceğine inanırız. Oysa ki gerçek tam tersidir. Gerçek; mutluluğun sırrının sizin içinizde bir yerlerde olduğunda ve tamamen size özel olduğunda saklıdır. Bu nedenle biz Yaşamın Direksiyonunda Atölye Çalışması’nda, sadece kendimize, kendi özümüze, kalp sesimize bağlanırız. Yolculuğumuz boyunca duymak istediğimiz tek ses kalbimizin sesidir. Çünkü ancak o bizi varmak istediğimiz adrese ulaştırabilir.

Author avatar
Şebnem Toker