Bundan önceki hafta İsviçreli psikiyatr Carl Gustav Jung’un kavramsallaştırdığıarketipler üzerine yazmıştım. Bu hafta da yine bu konuda yazmak istiyorum. Bununsebebi elbette devam ettiğim Jungian Koçluk dersleri. Jung’un fikirlerini daha fazlaöğrendikçe, sizlere de bunları aktarma isteğim artıyor.
Jung’un fikriyatı ve arketip kavramı konuyu hiç bilmeyenler için kafa karıştırıcıolabiliyor. Onun kitaplarını okuyanlar dahi bazen kafalarının karıştığını itirafedeceklerdir. En iyi ihtimalle pek çok kişi, “Arketiplerin benimle ne ilgisi var?” diyesorabiliyor. Gelin isterseniz, bu soru üzerinden ilerleyelim.
Jung’un fikirlerinin temeline daha fazla vakıf olmanız, arketipler hakkında kendianlayışınızı oluşturmanıza yardımcı olabilir kanımca.
Jung, arketip fikrini kendi yaratmamış, bilakis bu motiflerin efsanelerde, masallarda veedebiyatta zaten var olduğuna dikkat çekmişti. Jung, bizi insanlığın arkaik mirasınabağlayan arketiplere, “herkes için ortak olan özdeş psişik yapılar” adını verdi. Yani,arketipler aslında ilkel kalıplardı; Jung, bunların evrensel insani deneyimleri temsileden tanınabilir ve tekrarlayan düşünme yolları olduğunu yazdı.
Peki, nedir bu tanınabilir ve tekrarlanan düşünce yolları? Dahası arketipler heptekrarlanıyorsa, herkeste aynıysa bizi diğer insanlardan ayıran nedir?
Evet, arketipler evrenseldir, ancak yaşamınızda tezahür etme biçimleri size özeldir.Örneğin sıklıkla verilen, “sevgi dolu anne” örneğine bakalım. Sevgi dolu bir anneninarketipi, geniş ve birbirine bağlı bir aileden gelen biri için mutlu bir deneyim olabilir.Ancak, sorunlu bir anne ile parçalanmış bir evde büyüdüyseniz, bu arketip sizirahatsız eden bir şey olabilir. Yine de sonunda bu arketip size kendinize karşı nasıl biranne olabileceğinizi öğretebilir. Bu öğrenmenin sonunda kendinize annenizingöstermediği sevgiyi ve ilgiyi gösterebilirsiniz.
Kavram olarak kafa karıştırıcı olsa da gündelik yaşamımızda arketipler bizim içinfaydalı olabilir. Arketipler kendimizi ve toplumdaki yerimizi anlamak, hayallerimizinfarkında olmak, kişisel gelişimimizi “arketipsel aşamalar” yoluyla başlatmak açısındanfaydalıdır. Bizler çok yönlü bireyler olabilmek için, farklı arketip aşamalarımızıinceleyebilir, buradan kişisel gelişim yolumuzu çizebiliriz. Önceki yazımda Jung’uninsanın gelişimsel evreleri dört arketipe ayırdığını yazmıştım. ‘Hayatın dört evresi:Sorunlar bizi geliştiren adımlardır’ başlıklı yazım, hayatın evrelerini anlamak için sizeyol gösterici olabilir.
Diğer taraftan, Jung öğretisini özümsedikçe örneğin rüyalarınızda tekrar edenarketipleri fark etmeye başlayabilirsiniz. Bu arketiplerin sizin için ne ifade ettiğinianladıkça rüyalarınızdan bile öğrenebilir duruma gelirsiniz.
Şimdi, “Arketiplerin benimle ne ilgisi var?” sorusuna döneyim. Gördüğünüz gibiarketipleri bilmek, kendimizi tanımayı öğrenmeyi de sağlıyor. “Arketipler ve biz”ilişkisine sonraki yazılarımda da devam edeceğim.
Şimdilik, kendinize sevgi dolu bir anne gibi davranın, diyerek iyi haftalar diliyorum.